Biraz günümüz futbolunun felsefesine inmek istiyorum dolaylı yoldan Avcı ile bağlantılı olarak. Öncelikle topa sahip olma günümüzde nedir? Tabi ki herkesin malumu iki takımda ben topa sahip olacağım diye çıkıp birisi sahip olmuyor topa. Eğer oyun gücünüz belli bir seviyede ise tamamen psikolojik olarak topu size verirler. Herkes inanılmaz analizler ve verilerle maçlara hazırlanıyor artık. Basketboldaki gibi futbolda da oyunun hızı inanılmaz arttı. Mevki tanımları en aza indi. Tamamen aynı şey yüzünden. Kapalı savunmalara kimse kolay gol atamıyor artık. Günümüz futbolunun ve hatta takım sporlarının temeli "transition-geçiş" oyunlarıdır.

 “Geçtiğimiz on yıl zarfında futbol inanılmaz bir değişim geçirdi. Aslında futbolun iki temel öğesinde (topa sahip olma ve olmama) bir değişim yok, ancak bu ikisi arasındaki geçişin yaşadığı değişim müthiş. Bir takımın gol bulma olasılığı topu kaptıktan sonraki on saniye içinde, topu geri kazanma olasılığı ise topu kaybettikten sonraki sekiz saniye içinde maksimuma çıkıyor. Bu iki veri ve onların ne anlama geldiği üzerine biraz düşünmek lâzım. Zaten eğer bu verilerin bize ne söylemeye çalıştıklarını anlarsak, gerisi gelir.” – Ralf Rangnick

 “Bütün takım sporlarında, başarının sırrı oyunu bir tarafa yıkmaktan geçer. Bu şekilde rakibin üzerine gelmesini, açık vermesini beklersin. Rakibi getirdiğinizde de yumruğu indirirsin. Oyun böyle oynanır ama bu tiki-taka değil." - Pep Guardiola

 “Guardiola topa sahip olma yüzdesi ve 'pas, pas, pas' laflarından nefret ediyor. Yaptığımız tek şey bu değil, arkasında başka bir şey var." - De Bruyne

 Arkasında ne var? City rakip sahada paslaşıyor ve boşluk arıyor. Çünkü Pep'in takımının oyun gücü o kadar fazla ki, rakip de bir o kadar derinde savunuyor. Aslında o da sadece tuzak kuruyor, bir boşluk arıyor, bir geçiş arıyor. Sadece çok daha dar alanda bunu yapıyor ve en zoru bu. Eğer rakip sana Pep kadar saygı duymuyorsa savunması da saygısı kadar öne geliyor. O zaman da geçiş oyununun boyu uzuyor. Sarriball işte böyle çıkıyor. Provoke the Press ve sonrasında transition.



NBA finallarinde bugün herkes birden beşe savunmada switch ediyor 5-4 savunma yapmamak için. Yukarıdaki Sariiball amacı sadece bu. Pres tuzağına çek ve geçiş oyununda her zaman fazla adamla hücum et. Kalecilerin ayağının iyi olması neden önemli, oyun kurarken bir kişi fazladan oyuna katılması için.

Sayılar, sayılar, sayılar. Bunların hiçbiri Şenol Güneş için önemli değildi. Şenol Güneş için futbol basit bir oyundu(küçümsemek için söylemiyorum gerçekten de öyle) ve sadece oyunculara verilecek küçük özgürlükler ile herşey çözülecekti. Bunun için de yaratıcı oyunculara ihtiyaç vardı, özellikle de merkezde. Her zamanda öyle yaptı geçen seneye kadar. Ama en önemlisi futbolun bilimini takip edemedi.

"Almanya’da liberosuz 4-4-2’yi kullanan ilk takımdık. Bu, futbol hakkında öğrendiğim en iyi şeydi. Sacchi’nin metotlarını incelemeden önce şöyle düşünürdük: ‘Diğer takımların oyuncuları bizden daha iyi, bu yüzden kaybetmeye mahkumuz.’ Ama daha sonra anladık ki, daha iyi bir taktiğe sahipseniz, sizden daha güçlü takımları yenebilirsiniz." - Jurgen Kloop

Şenol Güneş'ten daha iyi taktiği olan herkes yendi bizi 2 senede. Bunun en iyi örneği de Avcı. Her zaman bizden daha iyi bir taktiği oldu. Avcı için önemli olan bundan sonra için obsesifliğe düşmemesi olacaktır.

Wenger'in son dönemi obsesifliktir. Setien'in Betis'i La Liga'da Barca ile %60 topa sahip ile ligi bitirdi, obsesifliktir. Pep bu seneki Liverpool maçına kadar hiçbir oyunda daha az topa sahip olmamıştır, obsesifliktir. Yıllardır belki de bu yüzden şampiyonlar liginde başarılı olamaz.

Maurizio Sarri'nin rüya gibi başlayan sezonda yediği ilk tokatlar obsesifliği yüzündendir. Abdullah Avcı her zaman bilime, gelişime açık olmalıdır. Bence öyle.

Ama eninde sonunda futbol şans faktörünün çok fazla olduğu bir spordur. PSG - Man UTD 180 dakika Thomas Tuchel'in takımı oynadı ama Ole Solkjear'ın Manchester'i turu geçti. 135 dakika Ajax total futbol oynadı, 45 dakika Llorente'ye doldurt boşaltı ile Mauricio Pochettino turu aldı. Bunlarda futbolun tuzu biberidir.

Seneye tek temennim orta sahamızın Oğuzhan - Dorukhan - Ljajic olmasıdır, yüksek olasılıkla da böyle olacaktır. Ayrıca tabi ki Larin, Necip, Lens ve Quaresma gibi futbolun fundamentalinden bir haber oyuncuların gönderilmesi.